Lösemi

Lösemi Tedavisi Nasıldır?

Löseminin tedavi edilebilmesi için öncelikli olarak türünün belirlenmesi gerekir. Basit bir tam kan sayımı ile kanda kanser belirtileri saptanır. Kanda blast adı verilen kanser hücrelerinin artışına bağlı olarak lösemi tanısı konur.

Kemik iliğinden alınan biyopsi ise kemik iliğinin kanser hücreleri ile tutulup tutulmadığını gösterir. Tedavide önemli olan nokta ise löseminin alt türünün belirlenmesidir. Löseminin alt tiplerine göre tedavi yöntemi değişiklik gösterir.

Lösemi tedavisinde ilk akla gelen yöntem kemoterapidir. Kemoterapi ilaçları, lösemiye neden zolan kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlayan kimyasal ilaçlardır. Lösemi çeşidine göre kemoterapide kullanılacak ilaçların türü, dozu ve uygulama yolu da değişiklik gösterir.

Radyoterapi (ışın tedavisi), yüksek enerjili ışınlar kullanılarak lösemi hücrelerini harabiyete uğratır ve büyümelerini engeller. Radyasyon tedavisi vücudun sadece bir bölümüne veya tamamına uygulanabilir. Radyoterapi aynı zamanda kök hücre nakline hazırlık aşamasında da başvurulan bir yöntemdir.

Biyolojik ajanlar ve immünoterapi ilaçlarının bu hastalarda kullanılması ile kişilerin kendi bağışıklık sistemlerinin kanser hücrelerini tanımasını sağlamak amaçlanır. Kötü huylu hücreleri bu ilaçlar sayesinde daha sık olarak tespit eden savunma hücreleri, kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlar.

Genel olarak kabul gördüğü şekilde lösemi hastalarında en etkili tedavi yöntemlerinin başında kemik iliği nakli gelir. Kök hücre nakli olarak bulunan bu yöntemde hastanın kendi sağlıklı iliği veya doku uyumu sağlayan kardeş, yakın akraba ya da bağışçılardan ilik nakli yapılabilir.

Kemik iliği naklinin amacı kişideki hastalıklı kemik iliğinin sağlıklı kemik iliği ile değiştirilmesidir. Bu işlem öncesinde hastaya yüksek dozda kemoterapi ve radyoterapi verilerek hastalıklı kemik iliğinin tamamen ortadan kaldırılması sağlanır. Daha sonrasında hastaya kan yapıcı kök hücrelerin infüzyonu yapılır ve sağlıklı kemik iliğinin yeniden oluşturulması amaçlanır. Kemik iliği nakli büyük medikal prosedürlerden biri kabul edilir ve ilik nakli yapılacak kişide ani kan basıncı düşmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, ağrı, nefes darlığı,ateş ve üşüme titreme gibi yan etkilere neden olabilir. Bu belirtiler dışında daha ciddi seyirli kemik iliği nakli yan etkileri de mevcuttur. Bu ciddi yan etkilerin ortaya çıkmasında kişinin yaşı, genel sağlık durumu, tedaviyi hangi hastalığa bağlı olarak aldığı ve transplantasyonun türüne göre değişkenlik gösterir.

GVHD (donörün alıcıya karşı hastalık oluşturması), vericinin kan hücrelerinin alıcının vücudundaki hücrelere karşı mücadeleye girişmesini tanımlayan önemli bir sağlık durumudur. GVHD dışında, nakil reddi ve iç organ hasarı veya kanamalar da nakil sonrası oluşabilecek ciddi yan etkiler arasında yer alır. Lösemi için yapılacak tedavi planlamasını hematoloji onkoloji uzmanı hekimler tarafından gerçekleştirilir. Bir onkoloji hastanesi seçilip tedavinin planlanması hem löseminin tipini hem de hastaya özgü faktörlere göre değişkenlik gösterebilir.

Kemoterapi tedavisi sırasında özellikle akut lösemi hastalarında bu ilaçlara ek olarak destek tedavisinin verilmesi oldukça önemli bir konudur. Kemoterapi ilaçları ile hastanın normal kan hücrelerinin de etkilenmesi sonucu bulaşıcı hastalıklara, kanamalara ve anemiye karşı yatkınlığı arttırıcı etki gösterir. Bu nedenle hastaya kemoterapi tedavisine ek olarak antibiyotik ilaçlar ve gerekirse kan transfüzyonu ve diğer kan ürünlerinin nakli de gerçekleştirilebilir.

Antibiyotiklere ek olarak, mantar tedavisi, bulantı önleyici antiemetik etkili ilaçlar da hastaya gerekli durumlarda hekimler tarafından reçetelendirilebilen ilaçlar arasında yer alır. KML hastalarında imatinib etken maddeli tirozin kinaz inhibitörü ilaçlar, mutasyona uğramış gen ve ürünlerine karşı etki göstererek devrim niteliğinde bir tedavi planının doğmasını sağlamıştır. Bu ilaçların bir diğer önemli özelliği de kemoterapi ilaçlarına göre daha az yan etkiye sahip olmalarıdır.

Akut ve kronik lösemiler birçok türde kan hastalığını bünyesinde barındıran karmaşık tanı ve tedavi aşamalarına sahip rahatsızlıklardır. Tanı ne kadar erken gerçekleştirilirse tedavinin etkinliğinin de o kadar yüksek olması sebebiyle bu rahatsızlıklar konusunda bilinçlenmek önem arz eder. Her ne kadar yıllar ilerledikçe yeni tanı ve tedavi yöntemleri ışığında ölüm oranlarında azalma ve sağkalım oranlarında bir artış söz konusu olsa da lösemi hastalığı hayatı tehdit edici olması nedeniyle dikkat edilmesi gereken rahatsızlıkların başında gelir.

1975 yılında lösemili kişilerde 5 yıllık kanserden sağkalım oranı %30 civarındayken, günümüzde bu oran %60’ın üzerine çıkmıştır. Bunun en büyük sebebi farkındalık ve erken tanıdır. Bu nedenle kendinizde ve çevrenizdeki kişilerde lösemiye ait belirtilere rastlarsanız en yakın sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden yardım almayı ihmal etmemeniz önerilir.